Adsız
Oturmuşum yatağa ben beni düşünürüm
Kapı baht kapısı bahtımın kapısı kapalı
Karanlığın rengini bilmem
Aydınlık ne demek?
Mutlu olmak sevmekse sevmek aydınlık demek
Dışarda kar yağarsa hissederim görmem
Ayak sesin uzakta koklarım duymam
Bir köşeye savrulmuş buruş buruş ceketim
Sensiz ellerim üşür içerimde kar yağar
Beni Siz Delirttiniz
Beni siz delirttiniz evet, evet,evet, siz, siz
Kırmızı ışıkta geçen şoförler ve boşverli türküler
Sahil yolundaki kazalar, denize düşen şu uçak
Beyaz camda hayvanlar ve reklamlar,
Yeşilçam'da baldır bacak
Beni siz delirttiniz evet, evet, evet siz delirttiniz beni
Uçaklar, rüşvetler ve mobilyalar ve ahlak üstüne nutuklar
Günden güne ufalan ekmekler pasta yesin efendiler ama
Gaz tenekesi ile su kuyrukları ve bir başbuğun buyrukları
Beni siz delirttiniz evet, evet, evet
Siz delirttiniz beni hiç kuşkum yok bundan eminim
Darılmaca yok ben bir deliyim ama beni siz delirttiniz
Gelin katılın sizde bize, bizde herkese yer var
Dostlarım hep Napolyon hepsi Sezar
Bol miktarda Hitler de çıkar
Çok Yorgunum
Çok yorgunum
Beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı kubbeli mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın
Çok yorgunum beni bekleme kaptan
Herkes Gibisin
Gönlümle başbaşa düşündüm demin
Artık bir sihirsiz nefes gibisin
Şimdi ta içimde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin
Maziye karışıp sevda yeminim
Bir anda unuttum seni eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sende herkes gibisin
Islak Islak
Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine?
Ne olur ıslak ıslak bakma öyle
Saçını dök sineme derdini söyle
Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
Sürerim buluttan tarlaları
Yağmurlar ekerim göğün göğsüne
Güneşte demlerim senin çayını
Yüreğimden süzer öyle veririm
Ben feleğin şu çarkına çomak sokarım
Ben feleğin tekerine çomak sokarım
Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
Namus Belası
Düştüm mahpus damlarına öğüt veren bol olur
Toplasan o öğütleri burdan köye yol olur
Ana baba bacı kardaş dar günümde el olur
Namus belasına kardaş döktüğümüz kan bizim
Hep bir hallı Turhallıyız biz bize benzeriz
Yüz bin kere tövbe eder gene şarap içeriz
At bizim, avrat bizim, silah bizim, şan bizim
Namus belasına kardaş yatarız zindan bizim
Kız gelinim suna boylum doyamadan biz bize
Besmeleyle yüzün açıp oturmadan diz dize
Almış kaçırmışlar seni çökertmişler ıssıza
Namus belasına kardaş kıydığımız can bizim
Ağam kurban paşam kurban hallarımı eyledim
Ne bir eksik ne bir fazla hepsi tamam söyledim
Kır kalemi! Kes cezamı! Yaşamayı neyleyim?
Namus belasına kardaş verdiğimiz can bizim
Resimdeki Gözyaşları
Birgün belki hayattan,
Geçmişteki günlerden
Bir teselli ararsın,
Bak o zaman resmime,
Gör akan o yaşları.
Benden sana son kalan,
Bir küçük resim şimdi,
Cevap veremez ama,
Ağlar yalnızlığına.
Ve işte arta kalan
Bir avuç anı şimdi,
Koyup da bir başıma,
Bırakıp gittin sen beni.
Sen yalnız değilsin,
Biliyorum, nerdesin.
Bu üzerdi beni,
Tamirci Çırağı
Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
Elleri ak yumuk yumuk , ojeli tırnakları
Nerelere gizlesin şu avcum nasırları
Otomobili tamire geldi dün bizim tamirhaneye
Görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
Ayağında uzun etek dalga dalga saçları
Ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları
Bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi
Cildi parlak kağıt kaplı, pahalı bir kitaptı
Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
Yine böyle bir durumda tamirci çırağına
Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
Arkası kuşlu aynamda taradım saçlarımı
Gelecekti bugün geri arabayı almaya
O romandaki hayali belki gerçek yapmaya
Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
Arabanın kapısını açtım , açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri
Çekti gitti arabayla egzosuna boğuldum
Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
Ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
Yarım Porsiyon Aydınlık
Her zamanki köşenizde
Her zamanki barınızın
Önünüzde viski ve havuç
Ve bir eliniz çenenizde
Kaşınız hafifçe yukarıda
Bakışlarınız ne kadar bilgiç
Hiçbirşey üretemeden
Sadece eleştirirsiniz
Sinemadan siz anlarsınız
Tiyatrodan, müzikten
Heykel, resim, edebiyat
Sorulmalı sizden
Ekmeğin fiyatını bilmezsiniz
Ama ekonomi, politika
Karılarınızı döverken siz
Ne kadar bilimselsiniz
Bu yaz yine güneydeydiniz
Bol rakı, güneş ve deniz
Herşey bir harikaydı
Ancak yerli halkı beğenmediniz
Burda da, orda da o aynı barlar
Hep o aynı yarım porsiyon aydınlık
Aynı çehreler, aynı laflar
Vallahi hiç değişmemişsiniz